top of page
Yazarın fotoğrafıCeren KIRIK

9 Mart Dünya Barbie Bebek Günü

Özellikle kız çocuklarının küçük yaşlardan itibaren ellerinden düşürmediği, renkli kıyafetler giydirerek evcilik oynadığı; beyaz tenli, sarı saçlı, ince ve zayıf vücut hatlarına sahip dünyaca ünlü Barbie bebeğin günü bugün. Henüz minik birer çocukken ellerimizde gezdirdiğimiz bu bebekler, şimdi düşündüğümüz zaman sadece beyaz tenli, sarı saçlı ve ince vücutlu bebekler değiller aslında. Biz farkında olamasakta bu bebeklerin bizde bıraktığı etki düşündüğümüzden daha fazlaymış.

Barbie Hakkında

Barbie bebeğin yaratıcısı, Amerikalı iş insanı Ruth Handler’dır. Kızı Barbara'nın insan figürlerine daha yakın bebeklerle oynamayı sevdiğini fark eden Handler, 1959 yılında, Almanya seyahatinde gördüğü Bild Lilli adlı bir Alman oyuncak bebekten ilham alarak Barbie bebeği ortaya çıkarmıştır (ayrıca bakınız).


İlk Barbie Bebek
İlk Barbie Bebek

3 Erkekten 1'i Kabul Etmeyecektir Ama...

Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin % 33'ü çocukken Barbie bebeklerle oynamıştır. Bu erkeklerin % 65'i Barbie bebeklerle oynamayı 10 yaşından önce bırakmıştır. Diğer % 35'i ise 10 yaşından sonra Barbie bebekle oynamayı bırakmıştır (ayrıca bakınız).


İlk Barbie bebek zebra desenli bir mayo ile tanıtıldı. Hem sarı hem de siyah saçlı olarak üretildi. Kıyafetleri Japon işçiler tarafından elle dikilerek Japonya’da üretildi. Barbie’nin dış görünüşü defalarca değişti. Yaratıcısı Handler, Barbie’nin insan görünümüne en yakın görünüme sahip olmasını istiyordu. Ama Barbie bir insan olsaydı büyük göğüslerle, ince bir belle ve uzun bacaklarla muhtemelen ayakta bile duramaz, devrilirdi. Yapılan araştırmalar sonucunda bazı ebeveynler, Barbie'nin göğüslerinin çok belirgin olduğu düşünmekteydi.


Sarışın, ince belli ve plastik olan bu oyuncakların kız çocuklarına gerçekçi olmayan bir vücut imajını empoze etmesinden dolayı en başından beri çokça eleştirildi. Çocuklar, hayranlıkla oynadıkları bu bebekleri rol model alacaklardı, onu taklit edeceklerdi, ona imreneceklerdi. Endişeler boşuna değildi. Genç kızlar Barbie’yi rol model aldıklarını belirterek anoreksik oluyorlardı, birçok estetik ameliyat geçiriyorlardı.


Her ne kadar yaratıcısı Handler, bu bebeklerin insan görünüşüne en yakın görünüme sahip olmasını istese de, maalesef ki insan bedeninin ölçülerine uymayacak kadar absürttü. Finlandiya Helsinki'de Üniversite Merkez Hastanesi'nin araştırmasına göre, Barbie bebeklerin vücut ölçüsü bir kadının adet görmesi için gereken %17 ila 22 oranındaki vücut yağından yoksundu.


2016 yılında beden ölçüleri, ten renkleri, etnik kökeni farklı olan birçok yeni Barbie serisi hayatımıza girdi. Şirket bu durumu “daha gerçekçi standartlara uyarlanmış bebekler” üretmek istediğini için bu seriyi çıkardığını iddia etti.


Ayrıca, Barbie 2019 yılında başlayan pandemi ve karantina dönemi için karantina koşullarına uyum sağlamış olan “Quarantine - Gerçek Barbie’nin Gerçek Hayatı” serisini üretmiştir.


Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Çok sayıda çalışma Batı toplumlarındaki çocukların çok genç yaşta beden imajı kaygıları yaşadıklarını göstermiştir (Davison ve diğerleri 2003; Hill ve diğerleri 1994; Hill ve Robinson 1991; Schur ve diğerleri 2000; Shunk ve Birch 2004).


Çocuklar çevrelerinde gördükleri davranışları gözlemleyerek ve taklit ederek öğrenirler (Villani 2001). Bu yüzden çocukları büyütürken maruz kaldıkları çevrenin güvenliğini ve çocuk üzerinde oluşabilecek olası etkileri düşünmek önemlidir. Öğrendikleri bilgileri de kodlayarak algılarlar. Örneğin, çocuk medyasında güzellik genellikle iyilikle ilişkilendirilirken çirkinlik kötülükle ilişkilendirilir (Herbozo ve ark. 2004). Küçük yaşlardan itibaren çocuklara empoze edilen bu reklamlar aslında çocuğun düşüncelerini şekillendirmektedir. Genetiğin yanı sıra çevreden edindiği bilgilerle birlikte karakteri şekillenir.

Dahası, medya çocuklara obez çocukların daha az arkadaşı olduğunu, ebeveynleri tarafından daha az sevildiğini, daha tembel olduklarını ve normal kilolu çocuklardan daha az mutlu olduklarını öğretir (Hebl ve Heatherton 1998; Hebl ve Turchin 2005; Hill ve Silver 1995). Medyanın çocuklara yansıtmış olduğu bu durum çocukların arkadaşlarına, akrabalarına, hatta kardeşlerine dair önyargı oluşturmasına neden olmaktadır.


Çocuklar oynadıkları oyunlar sayesinde gelişirler, hayatı anlamaya çalışırlar. Çocuklar oynadıkları bu oyunları içselleştirebilirler. Oyuncak bebeklerle oynamak, kız çocuklarına, sosyal beceriler ve vücut görünümleri açısından, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde onlardan beklenenlerin bir temsilini oluşturabilmektedir.


Özellikle, çocukların kendi bedenleriyle ve başkalarının bedenleriyle ilişki kurma biçimine, büyük ölçüde popüler medyadaki beden temsilleri aracılık eder. Bu görüntüler, cinsiyet ve etnik stereotipler ve beden imgesi dahil olmak üzere, daha sonraki yaşamda beklenecek şeylerin zihinsel tasvirlerini oluşturabilir (Wilkinson, 1987).


Temsil edilen beden çocuklar için sosyal kabul edilebilirlik, reklamı yapılan ve neredeyse evrensel ve dokunsal bir mevcudiyetin yakınlığına sahip olan bebeklerdir. Çocuk medyası gibi, oyuncaklarla oynamak da çocukların sosyalleşme sürecinin bir parçasıdır (Sutton-Smith 1985).


Gençler Üzerindeki Etkileri

Genç kızların özellikle ideal zayıf bedenlerin yer aldığı medyaya duyarlı oldukları, vücut memnuniyetini olumsuz yönde etkilediği ve diyet gibi rahatsız edici yeme davranışlarını teşvik ettiği bulunmuştur (Moriarty ve Harrison 2008; Phares ve diğerleri 2004). Pek çok genç kız medyayı diyetle ilgili önemli bir bilgi kaynağı olarak kullanmaktadır (Lawrie ve diğerleri 2007; Schur ve diğerleri 2000).

Moda sürekli değişmektedir, tıpkı Barbie’nin bedeni gibi… Genç kızlar modaya ayak uydurmak adına ardı ardına birçok uygulamayı denemektedirler. İnce kalkık burun, çıkık elmacık kemikleri, uzun çene, büyük gözler, kalkık kaşlar gibi sürekli kendini yenileyen bu güzellik algısına yetişmek pek kolay olmuyor. Medyada da bu uğurda yapılan estetiklerin nasıl korkunç sonuçlara yol açtığına şahit oluyoruz.


İnsanlar standartlaşmış güzellik kalıpları nedeniyle birbirine fiziksel olarak daha çok benzemeye başladı. Ama biz umalım ki birbirine benzeyen sadece bedenler olur, benzemeyen de düşüncelerimiz olur.


 

Kaynaklar:


Davison, K. K., Markey, C. N., & Birch, L. L. (2003). A longitudinal examination of patterns in girls’ weight concerns and body dissatisfaction from ages 5 to 9 years. The International Journal of Eating Disorders, 33, 320–332. doi:10.1002/eat.10142


Hebl, M. R., & Heatherton, T. F. (1998). The stigma of obesity in women: The difference is black and white. Personality and Social Psychology Bulletin, 24, 417–426.

Herbozo, S., Tantleff-Dunn, S., Gokee-Larose, J., & Thompson, J. K. (2004). Beauty and thinness messages in children’s media: A content analysis. Eating Disorders, 12, 21–34. doi:10.1080/10640260490267742.


Lawrie, Z., Sullivan, E. A., Davies, P. S., & Hill, R. J. (2007). Body change strategies in children: Relationship to age and gender. Eating Disorders, 8, 357–363. doi:10.1016/j.eatbeh.2006.11.011.

Moriarty, C. M., & Harrison, K. (2008). Television exposure and disordered eating among children: A longitudinal panel study. The Journal of Communication, 58, 361–381. doi:10.1111/ j.1460-2466.2008.00389.x.

Villani, S. (2001). Impact of media on children and adolescents: A 10-year review of the research. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 40, 392–401.

Wilkinson, D. Y. (1987). The doll exhibit: A psycho-cultural analysisof black female role stereotypes.Journal of Popular Culture, 21, 19-29.

Etiketler:

85 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page