top of page
Yazarın fotoğrafıEsin Alkan.

Duygudurum Bozuklukları Etkisindeki Yaratıcılık

Sanatsal yaratıcılıkla ruhsal karmaşa sanatçı mizacının ayrılmaz bir parçası olarak görülmektedir. Bu da sanatçının hayata karşı diğer insanlardan daha duyarlı olması ile ilgilidir (Çelik, 2010: 49).



Sanat biz okuyucular, izleyiciler veya dinleyiciler için hazzı, dinlenmeyi, realiteden uzaklaşmayı ifade ederken, o sanatı üreten sanatçılar için aynı anlamı ifade etmeyebilir. Sanatçılar eserlerine olumlu olumsuz psikolojik durumlarını yansıtırken, aynı zamanda izleyici veya dinleyicinin ruh halini de sanat eseri aracılığıyla yönlendirmiş olurlar. (Ayaydın, 2020: 10). İşte bu yüzden sanatsal yaratıcılık ve ruhsal karmaşa sanatçı için bu kadar önemlidir belki de.


Sanatın yaratılması ve yaratılmasını içeren süreç psikopatoloji ile; özellikle duygudurum bozuklukları ile yakından ilgilidir. Ernest

Hemingway, Winston Churchill, Theodore Roosevelt, Vincent Van Gogh ve Martin Luther yakından tanıdığımız bu isimler duygudurum bozukluğuna sahip olan sanatçılardır…


Duygudurum bozukluklarına sahip olan yaratıcı bireylerin bu durumdan olumlu etkilenmelerine karşıt, yıkıcı ve yaratıcılığı olumsuz etkileyen örnekler de oldukça fazladır (Acunaz Eytemiz, 2020: 2). Bu tartışma kaçınılmaz olarak devam edecektir ancak Kyaga vd. tarafından geniş bir kitle üzerinde yürütülmüş çalışmanın sonuçları, akıl hastalıklarının, özellikle de bipolar kişilik bozukluğunun, yaratıcı bireylerde oldukça etkili olduğuna dair kanıtlar sunmaktadır (2011: 3-6).


Ayrıca, depresyonun bazı bireylerde yaratıcı kapasiteyi de artırabileceği öne sürülmüştür. Örneğin Sir George Pickering (1974), depresyonda olan yaratıcı bir insanın, fikirlerin gelişebileceği bir kuluçka döneminde olabileceğini, kişinin depresyon dönemini çok yaratıcı bir dönemin izleyebileceğini ifade ederken, Virginia Woolf, Marcel Proust, Charles Darwin, Florence Nightingale ve Mary Baker Eddy’yi örnek olarak göstermiştir. Bu örnekler birer anekdottur (Pickering, 1974: 251). Peki acaba depresyon sürecinde olan bir insan nasıl olur da Virginia Woolf gibi bizlere bu kadar güzel ürünler verirler? Belki bu gündelik yaşamın dışına çıkma ve “otomatik düşüncelerden kurtulma” mucizesidir. Belki yaratıcının depresyonu tetikleyen uyaranları birer sanat bileşeni olarak görmesidir veya depresyon sürecinde bastırılan duygu ve düşüncelerin bilince gelmesi ve bilinçten de satırlara, notalara, tuvallere aktarılmasıdır. Bunlarla birlikte erken yaşta gerçekleşen anne-baba kayıpları da depresyonu tetikler ve bu beraberinde tıpkı 10 yaşında annesini kaybeden Moliere’in depresyonla beraber eserlerini üretmesine yol açar veya annesini hiç görmeyen Jacque Rousseau’nun eserlerinde karamsarlık ve hüznü hakim tutmasına sebep olur.


Harvard’lı araştırmacılar, sıradan bireyler üzerinde yaptıkları bir araştırmada, bipolar ve siklotimik bozuklukları (ruhsal durumun kronik olarak mutlulukla mutsuzluk arasında değişmesi) olan bireylerin ve normal birinci dereceden akrabalarının, kontrol grubundaki diğer kişilere göre daha yüksek yaratıcılık puanına sahip olduklarını belirtmişlerdir (Richards vd., 1988: 281-288).


Bütün bu mükemmel sanata tabii ki besteciler ve onların müzikleri de dahil. Örneğin Schumann’ın Ghost Variations adlı eserinde daha önce eserlerinde kullandığı bir temayı ilk defa duyduğunu iddia ederek bu temanın ona Schubert veya Mendelssohn’un hayaleti tarafından rüyasında dikte ettirildiğini iddia etmiştir (https://interlude.hk).


Zaten Freud da sanatçıyı içe dönük ve nevroza yakın kişi olarak değerlendirmemiş miydi? Evet duygudurum bozukluklarının sanatçının yaratıcılığı üzerinde bir etkisi olabilir ama yaratıcılığı tamamen buna bağlamak da doğru olmaz. Eğer yaratıcılık nevrozla tetikleniyorsa, nevroz geçince sanatçı yaratamayacak mıdır? (May, 2019: 63). Bence yine yıldızlı gecelerde kendimizi kaybedecektik, kulağımıza gelen piyano sesiyle dinlenecektik veya bizi içine çeken satırların dünyasına çekilecektik.




O zaman Nilgün Marmara ile noktalayalım bu yazıyı,


çok yalnızım, mutsuzum

göründüğüm gibi değilim aslında

karanlıklarda kaybolmuşum

bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır

aradıkça batıyorum karanlık kuyulara

kimse duymuyor çığlıklarımı

duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor

bense insanların bu ilgisizliği karşısında ilgiye

susamışım, ümidimi yitirmişim

biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim

arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim herşeye

veda edeceğim

Nilgün Marmara 2 ( Daktiloya Çekilmiş Şiirler )



Kaynakça

Acunaz Eytemiz, Z. S. (2020). Romantik Dönem Bestecilerinin Kişisel Dönüşüm Olasılıklarına Etken Olan Sebeplerin İncelenmesi ve Dönemin Müziğine Yansıması. (Sanatta Yeterlik Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.

Ayaydın, A. (2020). Psikoloji ve Sanat Etkileşimi Üzerine. Bilim, Eğitim, Sanat ve Teknoloji (BEST) Dergisi, 4(1), 8–12.


Çelik, F. (2010). Sanatçılarda İki Uçlu Bozukluk ve Alkol Kullanım Bozuklukları. (Uzmanlık Tezi). Mersin Üniversitesi, Mersin.


Eytemiz, Z. S. A., & Güner, E. Robert Schumann Örneğinde Duygu Durum Bozukluklarının Yaratma Sürecine Yansımaları. Afyon Kocatepe Üniversitesi Akademik Müzik Araştırmaları Dergisi, 7(13), 94-107.


May, R. (2019). Yaratma Cesareti. (A. Oysal, Çev.), (5. Baskı). Metis Yayıncılık Ltd.


Pickering, G. (1974). Creative Malady. New York: Oxford University Press.


Richards, R., Kinney, D. K., Lunde, I., Benet, M. ve Merzel, A. P. (1988). Creativity in manic–depressives, cyclothymes, their normal relatives, and control subjects. J Abnorm Psychol, 281(8), 97.


https://interlude.hk/schumanns-final-piece-ghost-variations/ Erişim Tarihi: 09.11.2020.




74 görüntüleme2 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

2 Comments


Burak Yılmaz
Burak Yılmaz
Nov 18, 2022

Kendimle konuşmak istediğim şeyleri okumak çok keyifliydi. Bazı yazılar ve kalemler ruhun antibiyotiği gibi. Kaleminize sağlık. 🙏🏻

Like
Esin Alkan.
Esin Alkan.
Nov 18, 2022
Replying to

Değerli bakışınız ve yorumunuz için çok teşekkür ederim, mutluluk verici. Keyifli okumalar dilerim.

Like
bottom of page