Hayatınızın bir çok korku-gerilim anısında yer etmiş olan otonom sinir sisteminin işlevlerinden bahsetmek istiyorum. Otonom sinir sistemi çevresel sinir sisteminin, istemsiz yapılan hareketleri ve organ fonksiyonlarının kontrolünü gerçekleştiren bölümüdür. Kalp hızımızı, sindirim, solunum ve tükürük salgılanmasını, terleme, işeme fonksiyonumuzu, cinsel uyarılma gibi durumlarımızda istem dışı olarak çalışır.
Çalılara dikkatlice bakarken göz bebekleriniz büyümeye başlıyor. Çalıların arkadasında olan şey her ne ise, onu daha rahat görmenize yardımcı oluyor. Bu sayede, gözlerinize daha fazla ışık girdiği için görüşünüz daha iyi duruma geliyor. Ama ateşin turuncu ışığından başka hiçbir ışık kaynağınız olmadığı için bir şey göremiyorsunuz.
Bu sırada, tükürük bezleriniz tükürük salgılamayı azaltıyor ve ağzınızın kuruduğunu hissediyorsunuz. Bir yandan su içmenin iyi gelebileceğini düşünüyorsunuz, öte yandan çalılardaki ses devam ediyor. Nefes alıp verme sıklığınızın arttığını hissediyorsunuz. Sanki tüm havayı içinize çekip bitirebilirmişsiniz gibi. Kalp atışlarınız da nefesinizin sıklığına yetişebilmek için hızını artırıyor. Bu da vücudunuza daha çok oksijen girmesini ve oksijenin dokulara daha hızlı ulaşmasını sağlıyor.
Enerjiye ihtiyacınız olduğunu hissediyorsunuz ve bu ihtiyacı gidermek adına karaciğerinizdeki glukoz salgılanmasının arttığını fark ediyorsunuz. Sırtınıza yakın duran böbrek üstü bezlerinizse epinefrin yani adrenalin ve norepinefrin salgılıyor. Adrenalin enerji patlaması yaşamanıza yardımcı olacak ve belki de çalıların arkasında duran vahşi hayvandan hızla kaçmanıza yardımcı olacak. Gastrointestinal yol yani sizin sindirim yolunuz, yediklerinizi sindirir. Ama sindirebilmek için enerji gereklidir. Şu an düşünmeniz gereken şeyin yediklerinizi sindirmek olmamalı diye düşünebilirdiniz. Ama yanılıyorsunuz. Çalıların arkasındaki vahşi hayvandan kaçacaksanız eğer enerjinizin kaçmanıza yardımcı olacak hayati organlarda toplanması gerekir. Bu yüzden sindiriminizin yavaşlaması gerek. Çünkü şu an tuvalet ihtiyacını karşılamanın hiç sırası değil.
Çalıların bir kez daha hareketlenmesiyle arkasında duran şey her ne ise, yavaş yavaş ateşin ışığında kendini gösteriyor. Ama gördüğünüz şey tüylü kocaman bir ayı ya da sinsi, kıvrak bir yılan değil. Gördüğünüz şey sizi buraya kadar takip etmiş olan abinizmiş. Kocaman açılmış olan gözleriniz küçülüp eski haline dönüyor. Az önceki tüm tepkileriniz yavaş yavaş değişiyor ve parasempatik sinir sisteminin sayesinde sempatik sinir sisteminin yaptığı tüm etkiler tersine çevriliyor. Artık savaş ya da kaç tepkilerini değil, dinlen ve sindir tepkilerini gösteriyorsunuz.
Ağzınızın kuruma hissi geçiyor ve ne kadar aç olduğunuzu fark ediyorsunuz. Göğsünüz az önceki kadar hızla inip kalkmıyor. Oksijene de o kadar ihtiyaç duymuyorsunuz artık. Kalp atış hızınız da soluk hızınızı takip ederek yavaşlıyor. Ama normal hızına dönmesi için önce kardeşinizi öldürmeniz gerek.
Karaciğerinizin glukozuna da ihtiyacınız yok. Adrenalinin damarlarınızda dolaşması için de bir neden yok. Sindirim hızınız artmaya başlıyor. Biraz sonra yiyeceğiniz yemekten alacağınız enerjiyi biriktirip sonraki tehlikelere karşı biraz stok yapabilirsiniz. Çünkü çalılardan gelen bir sonraki ses abiniz olmayabilir.
Comments