İlk Önce Biraz Gerçeküstücülük
Biliyoruz ki, Freud’un bizlere bıraktığı ‘’bilinçaltı’’’ kavramı yaşamlarımızda önemli bir yere sahiptir. Bunun yanında düşleri yorumlayan bir Freud daha tanıyoruz. O halde bilinçaltı ve düşleri açıklayan araştırmalar ve yöntemleridir desem ne dersiniz? Evet! Cevabımız psikanaliz. Peki, gerçeküstücülük sanat akımında Freud’un çok önemli bir rol oynadığını biliyor muydunuz? Freud’un psikanalizi gerçeküstücülere çok önemli bir kaynak ve ilham olmuştur. Şimdi hep birlikte diğer cümleye geçmeden "Neden Freud’un psikanalizi gerçeküstücüler için böyle bir rol oynar?" sorusunu düşünelim... Herkesin bir yorumu varsa ben kendi düşüncelerimi yansıtmaya başlıyorum.
İnsanın gizli kalmış, açığa vurulamamış; bastırdığı, dile getirmediği hatta bilincine bile tam olarak getiremediği istek ve düşünceleri bilinçaltında kalır. Bilinçaltımıza bizim gizli alanımız diyebiliriz. Freud’a göre bu gizli alana ulaşmanın veya ortaya çıkarmanın bazı yolları vardır. Hipnoz, rüyalar, dil sürçmeleri bu yollardan bazılarıdır. İşte Sürrealistlerin (gerçeküstücülerin) ilham kaynağı olan yeri de burası; DÜŞLER! Düşler sürrealist sanatçıları mükemmel bir şekilde yönlendirmiş hatta yeri geldiğinde kendilerine yeni düşler bile yarattırmıştır.
René Magritte’in Gizemli Dünyasına Hoş Geldiniz
René François Ghislain Magritte Belçikalı gerçeküstücü önemli bir ressamdır. Onu korku, komiklik, gariplik duygularının harmanlandığı eserlerinden tanıyabilirsiniz. Unutmadan! Eserlerinin en belirgin özelliği arasında yüzü örtülü olan portreleri vardır. Peki neden böyle bir tarz kullanmış olabilir ki Magritte? Yoksa onun da mı gerçeküstü resimlerine yansıyan bir bilinçaltı vardı?
1912 yılında Magritte, onu çok sarsacak hayatını çok etkileyecek bir olay yaşar. Annesi Adeline evlerinin yakınında bulunan bir köprüden atlayarak intihar eder. Magritte annesinin cesedinin sudan çıkartılmasına şahit olur. Annesinin cesedini elbisesinin katlanmış bir şekilde kafasını (yüzünü) örttüğünü görmüştür ve sizin de yukarıdaki resimlerde fark ettiğiniz üzere eserlerinde yüzü örtülü veya bir şekilde yüzlere bir nesne yerleştirerek çalışmalarını sanat eseri haline getirir.
Ünlü Terapist Tablosu?
"The Therapist" isimli tablosu... Sırtta kırmızı bir bez, kafada bir şapka, elde bir baston, diğer elde ise, sökülüp tekrar dikilmiş eski ve dolu bir torba ve en önemlisi de vücut kısmında bir kafes. Bu kafeste bir kuş dışarda, bir kuş içerde. Ben kafesin kapısının kapalı olduğunu düşünüyorum. Yine bilmece gibi bir eser var karşımızda.
Magritte diğer sürrealistlerin aksine Freud’u ve psikanalizi alay konusu olarak görüyordu. Psikanalize inanmıyordu. René Magritte resimlerinin, sanatçının kişiliğini analiz etme girişimleri nedeniyle tartışma konusu haline gelmesini istemiyordu. Terapiye en çok ihtiyacı olan insanların psikoterapistlerin kendileri olduğuna inanıyordu.
Resme ilk baktığınızda resmin "Terapist" ismini, resimdeki adamdan aldığını düşündüğünüzü varsayıyorum. Belki bu doğru olabilir ama benim gözümde resme tekrar geri dönelim. Bir güvercin kafeste ve bir güvercin kafesin dışında demiştik. Kafesin içindeki güvercin kafesin dışındaki arkadaşına doğru uzanmış, sanki onunla iletişimde gibi. Özgür olan güvercin, kafesin içindeki güvercinle özgürlük hakkında konuşuyor, onu cesaretlendiriyor olabilir mi? O zaman buradaki terapistin kafesin dışındaki güvercin olduğunu düşündüğümü anlamışsınızdır.
Aslında Magritte her ne kadar psikoterapiyi ve Freud’u anlamsız bulsa da, burada özgür karakterin terapist olması ve herhangi bir konuda esarette olana yardım eden olması Magritte’in de psikoterapiyi bir yerlerde önemli bulmasının işareti olabilir.
Son Bir Soru! Bu Bir Pipo mudur?
Yine Magritte eserlerinden bir tane ve benim sorum da "Bu bir pipo mudur sizce?"
-Hayır o bir pipo değildir, o piponun bir imgesidir.
Kaynakça ve ileri okumalar:
Comments